24 Ocak 2018 Çarşamba

Formaliteden demokrasi dersi çıktı


17 Aralık 2017'de Galatasaray'ın 2-1 kaybettiği Evkur Yeni Malatyaspor maçı şu an bakınca bir "Vaka-i Hayriye" gibi duruyor. Çünkü 4 gün sonra teknik direktör Fatih Terim oldu. Bir ayı biraz geçen bir süre sonunda da başkanlığa Mustafa Cengiz seçildi. Tevfik Fikret'in adını taşıyan salonda tam da onun ismine layık bir sonuç çıktı. Fikri, irfanı, vicdanı hür Galatasaraylılar "yaptım oldu" anlayışına geçit vermedi.

Igor Tudor ile yolların ayrılması kararını açıklayan Dursun Özbek yönetimi bununla da yetinmemiş, bir de üstüne olağanüstü seçimli genel kurul kararı almıştı. 18 Aralık'ta kararın açıklanmasıyla bir ay içinde seçime gidilecekti. Üstelik yönetimin açıklamasına göre seçilecek kişi Mayıs'a kadar değil 3 yıllığına göreve gelecekti. Literatüre şimdiden "baskın seçim" diye geçen bu karar kulübün birçok ismi tarafından eleştirildi. Üstelik çoğu kez muhalif tavırlar sergileyen kişilerin adaylığını koymaması bu seçimi adeta bir "formalite" havasına sokmak üzereydi. Özbek, Fatih Terim hamlesiyle koltuğunu sağlama alıp, bu "formaliteyi" de atlatıp yoluna devam etmek istemişti belli ki. 20 Aralık'ta adaylığını açıklayan bir isim, Mustafa Cengiz o dönem için pek de etkili bir aday olarak görülmemişti. Teknik adamlığa Terim'i getireceğini söylemesinin ertesinde Fatih Terim dillere pelesenk olan o tweet'i atınca erkenden Özbek'in zaferini ilan edenler çıkmıştı. Hatta başka "tanınır" bir aday da çıkmayınca Cengiz'in hem medya görünürlüğü azalmış hem de kazanmasına hiç ihtimal dahi verilmemeye başlanmıştı.

Seçim zamanı gelip çattığında açılan ilk sandıklardan çıkan sonuçlar da esasında Özbek'in zaferini "müjdeliyor" gibiydi. Hele ki ülkemizdeki yaygın "seçim sonuçları nasıl başlarsa öyle biter" anlayışı ile final iyice kesinleşmişti. Ancak genel kurullarda ender görülen bir hareket baş gösterdi ve 7. sandıktan itibaren Mustafa Cengiz'in "Sarı" pusulası sandıklardan birinci çıkmaya başladı. Önce fark kapandı, ardından öne geçildi. Nihayetinde 1623'e karşılık 1703 oyla galip gelen Mustafa Cengiz Galatasaray'ın 37. Başkanı seçildi. Kulüp tarihinde ilk kez aktif görevde olan bir başkan kaybetmişti. Dursun Özbek, "ben yaptım oldu, bitti" anlayışıyla Galatasaray'ın köklü demokrasi kültürünün altında kaldı ve atlatacağını sandığı bu formalitede kendi ayağına sıktı. Tevfik Fikret'in adını taşıyan salonda Fikret'in fikri, irfanı, vicdanı hür çocukları hem diğer spor kulüplerine hem de tüm kurum ve kuruluşlara iyi bir ders verdi.

Mustafa Cengiz, samimi üslubu ve net cevapları ile şu ana kadar iyi bir izlenim bıraktı. Başarılı olduğu takdirde "inan edin" kalıbıyla yeni bir akım başlatabilir, adına tişörtler hazırlanabilir. Zafer konuşmasında "14 spor dalında şahlanış" sözü vermesi ve "1450 sporcumuz var" beyanını dile getirmesi ile Galatasaray'ı yeniden bir "Spor Kulübü" anlayışına kavuşturabilir. Tabi önünde 4 ay var. Çünkü Özbek'in tersine seçimden önce kazandığı takdirde Mayıs'ta tekrar seçim sözü vermişti. Bu kısa sürede işi zor. Ekonomik anlamda gidişat yanında olur ve -ülkedeki tek kriter- "futbol takımı başarısı" da gelirse ileriki yıllar için de görevini sürdürebilir. Şu an Galatasaray'da taraftar, başkan, hoca, kadro bütünleşmesi sağlanmış durumda. Bu sihirli denklemde Mustafa Cengiz de Selahattin Beyazıt ve Ali Tanrıyar gibi "babacan başkan" misyonunu üstlenebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder