4 Ekim 2015 Pazar

Bu Kadar Dert Oluyorsa Kaldıralım!


Deniz Çoban'ın geçen hafta canlı yayındaki özür dolu isyanı aslında bizlere hakemlerin de insan olduğunu ufak da olsa hatırlattı. Orada belirttiği "kendimle ilgili bir karar alabilirim" sözünden 2 gün sonra da gözyaşları içinde hakemliği bıraktığını açıklamıştı.

Ülkenin eski MHK yöneticileri, eski hakemler vs. hemen "statükocu" tavırla Deniz Çoban'ın büyük yanlış yaptığını belirttiler. Onlara göre hakemler özür dilememeliymiş, bir kere olursa daha nasıl önünü alacaklarmış, hakem dediğin sinirleri alınmış olmalıymış, ağlamamalıymış... Falan filan. Bu tip insaniyet yoksunu davranış ve söylemler hakemlerin, futbol seyircileri gözünde robot olarak algılanmasını ne yazık ki daha çok sağlamlaştırıyor. Deniz Çoban çok sevdiği mesleğini bırakmak zorunda kalırken, ardından ekranları kaplayanlar ise onu hiç düşünmeden ahkam kesmeye devam ettiler.

Deniz Çoban'ın yaşadıkları bir sızı olarak hafızalarımızdaki yerini almaya başlamışken bu hafta Spor Toto Süper Lig'de hakem hataları yoğun bir şekilde konuşulmakta. Kolla düzeltilen toplar, ofsaytta atılan goller yine "ileri al-geri al"cı yorumcuların dillerinde olmaya başladı. Buradan büyük bir mesele çıkıyor: Oyunda hakemin varlığı...

"Futbolda hakem hataları olur" diyen samimiyetsiz bedenler bu "hatalar" meydana gelince de kötü niyetlerini uyandırıp hemen art niyet arayışlarına başlıyor. Malum grubun ne istediğini hala çözebilmiş değilim! Arzu ettikleri kusursuz bir mükemmelliğe sahip hakemlerse beklemeye devam edecekler. Eleştirmekle yerin dibine sokmanın ayrımını yapamayanlar, o insanların neler yaşadıklarını hissedemeden racon kesmeye devam ediyorlar maalesef. Bu artık çok can sıkıyor.

Ben her daim "full" teknoloji karar verici mercinin oyuna yerleştirilmesini savundum. Gerçekten bunu hep istiyorum. Aynı zamanda bilim kurgu serpiştirilmiş hayalim de diyebiliriz. En azından bu olmasa bile saha içinde aktif olarak yer almayan oyun alanının etrafını dışarıdan çevreleyen 50-60 kişilik bir hakem heyetinin zamanı diye düşünüyorum. Çünkü futbol hatalarla güzel değil. Bu tuhaf söylemi terk etme vakti. Hatalar sadece ama sadece formaları giyen futbolcular tarafından yapılırsa anlamı olur. Zaten futbolun o gizemli detayı da burada. Bunları dile getirince "futbolun tadı kaçar", "işimizden oluruz" tepkileri de hortluyor hemen. Pardon ama birileri ekranlarda ahkam keserek "iş" yapmaya devam edecek diye oyun daha fazla çirkinleşemez.

E bu tip "teknolojik" yeniliklere hayır deyip ahlaksızca hakemlere vurmaya devam etmek de çok çirkin artık. Onların da çevrelerinin, çocuklarının, ailelerinin olduklarını unutmayalım. Bu yüzden hiç ama hiç hakem ve kararını konuşmam. Konuşmamaya çalışırım. Söz konusu şey büyük bir hata olsa dahi. Buradan hakemlere nefret kustuğum anlaşılmasın. Sadece tek derdim o ekranları dolduran "uzmanlarla" aynı kefede buluşmamayı istemem.

Artık çok baş ağrıtıyor bu muhabbet. Sıkıldım. Aslında en büyük ütopyam karar vericilerin olmadığı amatör ruh. Lakin günümüz aşırı profesyonel futbol ikliminde bu mümkün değil. İleride hatasız sonuçlar veren sistem(ler)in yeşil sahalara doluşması dileğiyle.

Not: Hakemler, sinirleri alınmış insanlar olamaz. Onlar da ağlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder