2 Eylül 2015 Çarşamba

Melo Hakkında Taraflı Bir Yazı


Her insan bir mesele hakkında fikir sahibi olup, olaylara karşı duruş sergiler. Tarafsızlık söylemi belki de, özellikle yaşadığımız şu günlerde avare bir çırpınıştan öteye gidemiyor. Çirkinliğin, iğrençliğin, insaniyetsizliğin karşısında olabilmek de bir taraf bahşediyor.

2011'den bu yana ligimizde Galatasaray formasıyla izlediğimiz Felipe Melo transferin son gününde Inter'e transfer olmayı başardı(!) Bu yaz boyunca yaptıkları, yaşattıkları, yaşadıkları ayrı bir yazı konusu. Burada temsil ettiği figürden bahsetmeye çalışacağım.

İlk sezonu olan 2011-12'nin özellikle ilk yarısında gösterdiği üstün performansla büyük takdir toplamış ve seyircinin gönlünü fethetmişti. Selçuk ile ortaya koyduğu uyum o dönemde şampiyonluğun gelmesi adına hayati detaylar arasındaydı.

Saha içindeki agresif oyunu kimi zaman takıma ittirici bir güç sağlıyordu. Bunun yanında gol sevinçleriyle de rakip taraftarların diline dolanmıştı. İlk vukuatı Nisan 2012'de Albert Riera ile kavgası oldu. Evet kulüp ve Fatih Terim çok iyi bir kontrolle olayı krize dönüşmeden çözmüştü. Lakin ben kendi açımdan Melo konusunda ilk büyük hayal kırıklığımı yaşamıştım.

Takip eden sezonlarda da sorunlu lig başlangıçları, saha içindeki anti-futbol halleri, armaya gönül verenleri üzeceğine daha da mutlu etti. Çünkü artık taraftarlık anlayışı da değişiyordu. O bunu çok iyi kullanmayı bildi. Eylül 2013'teki olaylı Beşiktaş derbisinde gördüğü kırmızı kart sonrası formasını tribünlere tutarak seyircinin alevlenmesine sebep olurken, ekran başındaki taraftarlarının ise yine "kalplerini çalmıştı". Aldığı her ceza sonrası evine destek vermeye gelen taraftarlarla bir oldu. Kötülüklerinin zirvesi ise kuşkusuz 6 Nisan 2014'teki Fenerbahçe maçında Emre Belözoğlu'na yaptığı hareketti. Görselin kendisi bir o kadar iğrenç. O resmi kullandığım için özür dilerim.

Metin Oktay'ın taşıdığı Parçalı, onunla ayaklar altına alındı. Taraftar da buna alkış tuttu. Rakip oyunculara yaptığı gizli saklı hareketler, hatalı karar verdiğini düşündüğü hakemlere karşı alaycı gülüşleri hiç ama hiç o formaya yakışmadı. Günümüz futbolunda Metin Oktay düsturu artık anma törenlerinden öteye gidemiyor. Daha fazla üzense; Metin Oktay'ı vakti geldiğinde hatırlayanların, o belirli günlerin dışında ömürlerini bu hareketleri destekleyerek geçiriyor olmaları. Yıl olmuş 2015 demeden Metin Oktay olmayı her daim kalplerden çıkarmamak gerekiyor halbuki.

Gidişi ile hem bizler hem iyi futbol izleyicileri hem de takım rahatlamıştır. Bundan sonra armalara gönül verenlere düşen, bu tip eylemlere prim vermemeyi sağlamak. Çünkü böyle kazanmış olacağız.

Not: Elazığspor deplasmanında kurtardığı penaltı ve Manchester United maçında Burak'ın golünden saniyeler önce seyircileri uyandırması aklıma kazınan sayılı "pozitif" hareketleri arasındaydı. Söylemeden geçilmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder