21 Mart 2018 Çarşamba

NTV Spor'un ardından


Yayın hayatını sonlandıran bir televizyon kanalının ardından bir şeyler yazmak, eğer o kanalda emek vermiş birisiyseniz anlaşılabilir. Ben bir iletişim fakültesi öğrencisi ve spor medyasını kanalları, gazeteleri, kişileri ile yakından takip eden birisi olarak günü gününe tam 10 yıllık macerasını 17 Mart'ta sonlandıran NTV Spor için veda yazısı yazmak istedim. Yıllar yıllar sonra bile hatıralarımızda yer edecek bu televizyonun sıkı izleyicisi olarak biraz da yapmam gereken bir son görevmiş gibi hissediyorum bunu.

2000'li yılların sonuna doğru spor severler için müjdeli bir haber gelmişti. NTV'nin artık ekolleşen spor servisi kabına sığmamış ve ayrı bir kanal projesi başlatmıştı. Zaten Kenan Onuk'un öğrencilerini NTV çatısı altında da ilgi ile takip ediyordum. Özellikle benim için başta Formula 1 ve basketbol yayınları ile vazgeçilmezdi.

Böyle bir ortamda Türkiye'nin ilk spor kanalı olarak yayına başlayan (Nihat Kahveci'li ilk reklamını hatırlatmakta fayda var; https://www.youtube.com/watch?v=rXZ-NsxClJE) NTV Spor büyük bir ilgi ile karşılanmıştı. Ulusal kanalların spor yayınlarından sıkılan takipçiler için ne kadar büyük bir eksikliğin var olduğu anlaşılmıştı. Hele bir de o dönem daha Türksat'ın da yaygın olmadığı yıllardı. En azından şimdiki gibi her evde kesin olan bir platform değildi. Türksat ya da diğer platformların olduğu evlere gidilmişse merak ve heyecanla açılmaya çalışılırdı bu kanal. Lisede öğle aralarında veya okul çıkışlarında uğradığımız oyun konsolu salonunda, dükkanın sahibi hep bu kanalı izlerdi. Ben de çoğu zaman oyunu bırakır gözümü ekrana kaydırırdım. Hatta arkadaşlara "siz ilk maçı yapın ben diğerini oynarım" bahanesini sunup onları izleme yerine NTV Spor'a daldığım da olurdu.

Zamanla televizyon teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla kanalın izlenirliği arttı. 2010'da önemli bir gelişme oldu. NTV Spor, karasal frekanstan da yayınlarına başlayarak tam anlamıyla bir ulusal televizyon haline geldi. O gelişme de güzel bir reklamla duyurulmuştu hatırlayan varsa. Değişik sporların toplarının evdeki eşyaları kırdığı bir çalışmaydı. Bundan sonra artık her evin vazgeçilmezi haline geldi. "Evde ses olsun diye" açılan ya da "yemekte eşlik etsin" diye izlenen, çok fazla izlemenin yalnızlık belirtisi olarak görüldüğü bir mecraya dönüştü.

Murat Caner'in 7/10'u ile güne başlayıp okula, işe gittik. Dilara Gönder'li 14/16'yı çoğu zaman kaçırdık, müsait değildik. Fuat Akdağ (bazen Tuğba Dural) ve Rıdvan Dilmen'li Not Defteri ile geri kalan haftaya bakış attık. Hatta o program zaman zaman konukları ile de efsaneleşmişti. Cem Yılmaz'ın katıldığı bölüm bugün bile paylaşılır. Yenilsen De Yensen De ile taraftarlar kendilerini ifade etme imkanı buldu. Gerçi taraftar olarak katılan birçok ismi bugün spor yayıncılığından veya başka pozisyonlardan tanıyoruz artık. Belki o yönden acaba bir "torpil" işi mi dönüyordu dedirtmişti ama program biraz "düzgün" konuşanları istiyordu galiba. Kırmızı Çizgi'nin en sonki Erbatur Ergenekon,  Mehmet Ayan ve Serdar Ali Çelikler tayfasıyla değil Mehmet Arslan ve Hıncal Uluç'la yayınlandığı zamanlardı. O programda Uluç'un derin sessizliklerine tanık olduk, evinde yedek salonu olduğunu öğrendik. Serie A'yı, La Liga'yı, WRC'yi, FA Cup'ı, Almanya Kupası'nı, Roland Garros'u, Wimbledon'ı zevkle takip ettik. Ha bir de yaz aylarında organizasyonların tatile girmesiyle Amerikan rodeosunu da kusarcasına seyrettik.

Zamanla diğer spor kanallarının güçlenmesi ile NTV Spor büyük kan kaybetti. Önce kopuşlar yaşandı ardından bugüne gelindi. Ferit Şahenk'in bazı yatırım tercihlerinin etkili olduğu söylendi. Arka planda neler olduğunu bilmek güç. Ancak Doğuş Grubu'nun daha önce e2 ve CNBC-E'yi de kapattığını hatırlatalım.

Bazı unutamadıklarım;

7/10'da Murat Caner ve Mert Aydın'ın gülme krizine girmesi;
https://www.youtube.com/watch?v=Fyp2JRLoP80

Sergen Yalçın'ın Bayern Münih transferi;
https://www.youtube.com/watch?v=QIuOf7HG0LA

Galatasaray'ın 2000 UEFA Şampiyonu kadrosunun anıları;
https://www.youtube.com/watch?v=6OJ6e7eIRjU

Hasan Şaş'ın Önder Özen tarafından umursanmaması;
https://www.youtube.com/watch?v=sMJ7_uPH0Zw

Emek Ege ile Özgür Buzbaş'ın Paris Hilton mevzusu;
https://www.youtube.com/watch?v=4AAY3mWozeQ

Cenk Akyol'un Gezi Direnişi döneminde mikrofonu fırlatması; (Kanalın ivmesinin de 2013'ten sonra yavaşlayıp durma noktasına geldiğini unutmayalım. Bununla direkt bir bağı olamaz tabi ama birçok kopuş yaşanmıştı o yıl.)
https://www.youtube.com/watch?v=ku26an4_IEA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder