3 Mayıs 2016 Salı

Bazen Mayıslar da Sürprizlere Dahil


"Futbol sürprizlere çok açık olduğu için seviliyor" savı çoğu futbol izleyicisinin dilindedir. Bu düşünceyi ne yazık ki içini boşaltarak dile getirenler bir hayli fazla. Lig şampiyonlarına ve kupa sahiplerine dönüp bakınca sürprizin sadece birkaç maçlık eleme başarılarını temsil ettiğini anlamak zor değil. Mayıs gelince yine o bilinen yüzler şampiyonluk turları atar durur.

Ada ekibi Leicester City, mayıs ayının sevineni oldu. Üstelik Premier League şampiyonluğu ile. Tüm izleyicileri kendilerine hayran bırakan, takım olgusunun ete kemiğe kavuşmuş hali olan "Tilkiler" hayatın akışını bu sezonluk bozmuş oldu. Öyle ki biz tutkunlar hala bu işin gerçekliğini kavrayabilmiş değiliz. Geçen sezon son haftalarda lige tutunmayı başaran bu takım gelecek sezon şampiyon apoleti ile Devler Ligi'nde ter dökecek. O şehrin armaya sevdalı sakinlerini düşünemiyorum bile.

Bizim coğrafyada ise neredeyse asıl taraftarlardan daha çok sevinenler oldu. Destansı başarıları takdir etmek, kahramanlarını tebessümle seyretmek varken ocak ayından beri damarları mavi akan adamlar türedi. Kendilerine ağustosta neredeydiniz diye sormak geliyor insanın içinden. Öte yandan bu durum biraz da ülkedeki trajedinin bir yansıması. Ne kadar çok özlemişiz şaşırtan performansları. Modern kast sisteminin adeta bir kural olarak çöktüğü bu toprakların liginde şu tabloyu görmek ancak 51 yılda bir geldiği için imkansız gibi hissettiriyor. Bu vesileyle 2010 şampiyonumuz Bursaspor'u tekrar alkışlayalım. Bugünden bakınca Leicester'dan daha büyük bir iş yapmışlar diyebiliyorum. İngiltere'de futbola verdiğiniz emeğin karşılığını alabilirsiniz ancak Türkiye'de mutlaka bir şekilde gasp ediliyor.

Neyse biz tarih yazan topluluğa geri dönelim. Leicester'ın önüne konulan en büyük "ama"lardan birisi Chelsea, United ve City'nin yarış içinde olmaması. Kusura bakılmasın ama yarışın içinde olsalardı dedirtirler insana. Kendilerini tutan yoktu. Dünya piyasasını paraları ile allak bullak eden bu kulüpler havadan şampiyonluğun gelmediğini umarım bir kez daha anlamışlardır. Diğer "ama" ise eğer bir sezon daha bunu başarırlarsa o zaman bizlere bunun tesadüf olmadığını gösterebilirlermiş. Pardon ama bu da Leicester halkının ve kulübün çok umurundaydı. Menajer Ranieri bile son viraja doğru iş ciddiye binerken "ya bu sezon ya hiç" demişti. Varsın 1 sezonluk şampiyon olsunlar ne değişir? Hem madem böyle bir sezon kolay olarak istisnaydı, o zaman Arsenal ne iş yaptı? Onların da düşünme vakti geldi de geçiyor bile. Bu doyumsuz meşin yuvarlak aleminde çok çabuk öğütüyoruz valla. Bugünden kadronun nerelere dağılacağını konuşanlar çıktı.

Menajer Ranieri'yi unutmamak gerek. Teknik adamlığı boyunca hep en üstün bir altı oldu. Çalıştığı dev kulüplerde bulamadığı başarıyı beklemediği bir yerde buldu ve kariyerinin ilk üst lig şampiyonluğunu elde etti. Son Yunanistan faciasından sonra kendini yenileyerek, gençlerden de bir şey öğrenilebileceğini kanıtladı. Klasik tutucu İtalyan hocalar gibi olması asla. Bu sezon Premier League'e çok enfes bir hava kattığı da kesin. Van Gaal'in gergin basın toplantıları yerine kendisinin demeçleri daha çok izleniyor, konuşuluyor. Bunu başarabilmek çok ama çok büyük bir iş. Bir tebrik de kendisine bu sebeple.

Bugünün en çok paylaşılan grafiklerinden birisi ilk kez şampiyonluk sevinci yaşayan kulüpler ve yıllarıydı. Belki gören olmuştur. Şurada; https://twitter.com/tribundergi/status/727429000293928960
Bu resme bakınca özellikle 2010'larla birlikte şaşırtan takımların artmaya başladığını görüyoruz. Evet dünya futbolu biraz da bu noktaya gidiyor. "Futbolu değiştirirse ezilenler değiştirir" pankartı şurada dursun lazım olacak gibi görünüyor.

Gelecek sezonları düşünmeyin bir süre. İkiye, üçe takılmayın. İnanması hala zor olan bir son; Leicester şampiyon!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder